6 Temmuz 2013 Cumartesi

Written on

Liderlerle Samimi Sohbetler: Gülay Özkan, Kurucu ve İş Tasarımcısı, GEDS





1. Bir liderin olmazsa olmaz değerleri hangileridir? Bu değerler nasıl ortaya çıkartılabilir?

Bu çok değişiyor ancak hedefim ve gelecek ekonominin tasarlanmasında söz sahibi olmak için geliştirdiğimiz GO isimli program kapsamında insan odaklı işler yaratacak liderlerde üç şeyi hedefliyoruz:
Ekolojik bir bakış ve iş yapış.
Çeşitliliğin (din, dil, ırk ve cinsiyet) gücünü ve zenginliğini fark edebilen
İşinin bilgisini etik kullanan ve etik bir ekonomiye inanan
Bu kavramlar tüm çalıştığımız ekiplere, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize yansıyor. Gelecek ekonominin de bu temeller üzerinde yükselmesi en temel hedefim.

Kişisel olarak doğal olmak, vicdanlı, dürüst  ve şeffaf olmak değiştirmeyeceğim değerlerim.

Herkes bunları yaşamak ister ancak isteklerimiz ve elimizde biriktirdikleriniz (eğitim, aileden gelenler, iş hayatında biriktirdikleriniz vs) arasında çok büyük fark varsa bunları yaşamamız lüks oluyor. Dolayısı insanın hedefleri ile elindekileri anlaması ve arasındaki farkı azaltmaya çalışması önemli.

2. Zor bir karar alma anında neler yaparsınız, nasıl davranırsınız?

Benim en temel iş yaklaşımım “iş iştir ama ilişkiler önce gelir.” Böyle olunca öncelikli iş ilişkilerimi koruma yönünde karar alırım. Uzun dönemli stratejileri önemserim.

Kendime zaman veririm ve iyi bir uykudan sonra karar vermeye çalışırım. Çok değer verdiğim Türkiye’de ve farklı ülkelerde  aklına ve yüreğine güvendiğim arkadaşlarıma da danışırım.

3. Aldığınız önemli bir riski bizimle paylaşır mısınız? Bu riski almaya neden ve nasıl karar verdiniz?

Benim uluslararası network’üm çok iyidir ve çokça yurtdışından iş teklifi alırım. Bugünün konjönktöründe aldığım en büyük riskin Türkiye’de kalmak veya dönmek olduğunu düşünüyorum.  2007 yılında Ericsson’da iyi bir pozisyonda çalışıyorken Paris’te bir okuldan eMBA bursum ve de İsveç’ten iş teklifim vardı. Londra’da bir iş bulup Paris’te okurum diyordum (Paris’te yaşamayı sevmediğimden). Ancak Türkiye’de kalıp işten ayrılıp tiyatro okudum ve kendi işimi kurdum. O zaman herkes deli olduğumu söyledi ama benim aklımda, yüreğimde başka planlar vardı. Kendime yeni bir yaşam biçimi tasarlamıştım ve ona göre geri kalanları toparlamaya başladım.

2012 yılında New York’da GO projesi ile bir ödül aldım. Bu sene Boston’da Design Management Institute’un bu bölgeden “advisory board” ilk ve tek giren kişi oldum. İş dışındaki hayatımdaki özgürleşmeyi bu röportajın konusu olmadığı için bahsetmiyorum bile. Bunlar hepsi bu kararın sonuçlarıdır.

Bu riski hem sezgilerimle hem de aklımla aldım.

4. Ekibinizdeki her bir üyeyi ve kendinizi işe dahil etme ve motive etme konusundaki özel yöntemleriniz neler?

İnsanların hem yüreğine hem de aklına dokunmayı çok önemsiyorum. Kendimde öyle yaşıyorum.

Çalıştığım herkese ne kadar büyük etkiler yaratabileceğimizi hatırlatırım. Kendim de bu konuda birçok cesur adım atmış biri olarak insanları etkileyebildiğimi hem bilirim hem de inanırım.

5. Sizce liderin güce mi yoksa otoriteye mi ihtiyacı var? İnsanları etkileme konusunda hangi yöntemleri başarılı buluyorsunuz?

Öncelikle ikisi de. Ama oranları, dokusu, tarzı ve dayandığı parametreler kişiden kişiye ve ülkeye göre çok değişiyor.
Daha az gelişmiş ülkelerde daha görünür oluyor mesela.

Ben en etkili tarzın tutku ve enerji olduğunu düşünüyorum. Dolayısı ile ben tutkum olan bir alanda çalışarak ve duygularını gösterebilen biri olarak bu konuda epeyce şanslıyım. Ve de böyle insanlardan da çok etkilenirim.

6. Biraz da günlük hayatınızdan bahsedecek olursak: Gününüze nasıl başlarsınız? Güne başlarken ve işe geldiğinde neler yaparsınız?

Ben işimi aşkla yapan ve çok uzun yıllar çalışma planı olan biri olarak olabildiğince sağlıklı ve dengeli bir gündelik akış olmasına çaba gösteriyorum.

Tiyatro eğitimi almadan önce kurumsal yıllarımda daha standarttı. Şimdi ise mevsimlere ve o dönemki hedeflerime göre şekillendiriyorum.

Sabahları bazı günler 6 gibi kalkıp yoga yapıyorum. Tembel günlerimde ise doğrudan ofise giderim. Araba kullanmayı 2-3 yıl önce bıraktığım için yürüyor olmak işime de çok olumlu yansıyor.

Gece yatmadan rutin olarak Amerika’daki haberleri ve özellikle benim de yazı yazdığım Atlantic Media-Quartz’ı okurum. Sabah da Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa gündemini okurum. Guardian ve Türkiye’de twitter asıl okuduğum haber kaynakları. Türkiye’de ana akım medyayı nerdeyse hiç okumuyorum.

Kahvaltısız bir mutlu bir gün düşünemiyorum.

7. Gününüzü verimli kılmak için neler yaparsınız? Zaman yönetimi oldukça hassas bir konu. Zamanı verimli yönetmek için kullandığınız yöntemler ve araçlar hangileri?

Zamanı iyi kullanmayı genel ve gündelik olarak ikiye ayırırım. Genel olarak istediğim hedefe en etkili ulaşmakta net hedef, güçlü network, iyi bir strateji konsantre olduğum en önemli üç parametre.

Amerika’da Çinliler ile çalışınca çok çalışmanın sınırı olamayacağını da dehşetle gördüm. Bu nedenlerle akıllı ve stratejik çalışmaya çok ama çok akıl yorarım. İyi strateji de konuya çok hakim olmakla oluyor. O nedenle uzmanlaşma ve konumda derinleşmek çok önem verdiğim bir stratejidir.

Gündelik zaman kullanımında ise bu yaşlarımda en etkili yöntem “deadline” koymak. Ve kendimce çok güldüğüm sloganlaşmış metodlarım var. “Evlilik aşkı, toplantı işi öldürür” bunlardan biri. Bu nedenle olabildiğince az toplantı yapmaya çalışıyorum.

Bir de İstanbul için de bile Skype görüşmeleri ile çok hızlı işler hallederim. Ve son olarak da bir konudaki iletişim 3-4 emaili geçiyorsa mutlaka telefonda veya diğer iletişim araçlarını kullanırım.

8. Yoğun iş temponuzda özel hayatınızı dengelemek için bizimle paylaşabileceğiniz tüyolar nelerdir?

19 yaşımda dengeli bir yaşamın en önemli yaşam hedefim olduğuna karar vermiştim. Zaman kullanımı dengeli bir yaşamda çok kritik. Onu bir önceki soruda bahsettim.

Daha temelde ise bir hedefe koşmak yerine yolculuğun kendisine konsantre olmayı yıllar içinde özellikle sanat eğitimi alınca  çok daha derin yerleştirdim hayatıma. Böyle olunca herşey olabildiğince yerli yerine oturdu.  Aksaklıklar oluyor ama rotası daha önemli.

Dolayısı ile zamanı iyi kullanmak ve yolun kendisine (sonuç yerine sürece) konsantre olmak birçok konuyu iyileştirecek en önemli iki tavsiyem olur.