21 Mayıs 2013 Salı

Written on

Liderlerle Samimi Sohbetler: Elif Tokat Coca-Cola Avrasya ve Afrika İletişim Direktörü




1.Bir liderin olmazsa olmaz değerleri hangileridir? Bu değerler nasıl ortaya çıkartılabilir?

Öncelikle objektif olmak. Adil olmak.
Ekibini iyi tanımak ve onların potansiyellerini cesaretlendirecek ve ortaya çıkarak fırsatları yaratmak. Onlara olan güveninizi hissettirmek.
Ama gerektiğinde bazı riskler içeren kararları da alabilmek.

2.Zor bir karar alma anında neler yaparsınız, nasıl davranırsınız?

O kararı etkileyecek farklı perspektifleri duymak isterim, olumlu ya da olumsuz. Bu noktada ters düşmekten veya yanlış anlaşılmaktan korkmamak lazım!

Ve sonrasında yakın olduğum kararın nedenlerini ve muhtemel sonuçlarını bizim için biraz daha aydınlatacak farklı bakış açılarını değerlendirir muhtemel senaryolar yaparım. Bu bana kararımın beni nelerle yüzleştirebileceğine, doğru olup olmadığına dair daha iyi bir fikir verir.

Ama vereceğim kararın öngörülen bir risk alması ve dolayısıyla geri dönüşünün de fazla olmasına çalışırım.


3. Aldığınız önemli bir riski bizimle paylaşır mısınız? Bu riski almaya neden ve nasıl karar verdiniz?

Kişisel ve profesyonel anlamda ajans sektöründen reklam veren sektörüne geçme kararım zor bir dönüm noktası idi. Bana uzun dönemde getirecekleri ve içerdiği riskleri düşündüm. Ama bir noktada sahip olduğum alt yapı ve kişisel özelliklerle bunu başarabileceğime karar verdim ve bu adımı attım. Yanılmamışım!

İş hayatımda da önemli bir riski 2002 yılında Türkiye milli takımının dünya 3 üçüncüsü olduğu yıl aldım. Milli takımın başarılı olacağı senaryosu üzerine nerdeyse bir yıllık bir planı yapıp, tüm ilgili tarafları buna inandırıp, bütçeyi de harcayarak bunu hayata geçirdik. Tamamen yanılmış da olabilirdik ama bu riski almanın bize getirisi markamıza katkı ve imaj anlamında çok çok büyük oldu. Geri dönüşünü fazlasıyla aldık.


4.Ekibinizdeki her bir üyeyi ve kendinizi işe dahil etme ve motive etme konusundaki özel yöntemleriniz neler?

Ben bu anlamda hem kendimin hem de ekibimin yapacağımıza işe, amacımıza odaklanmasını isterim. Yani birbirimize değil ama odaklanırsak zaten aynı yöne doğru kitlenmiş ve birlik içinde bir gerçek ekibe dönüşüyorsunuz.

Tabi ekip üyelerinin farklılıklarını da pozitife dönüştürmek, farklı görüşleri de aynı amaç için kullanabilmek lazım.


5.Sizce liderin güce mi yoksa otoriteye mi ihtiyacı var? İnsanları etkileme konusunda hangi yöntemleri başarılı buluyorsunuz?

Liderin gerçekten onu diğer insanlardan biraz ayrı yere koyan kişisel ve profesyonel yeteneklere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Ama liderin mücadelesinin boyutuna, bulunduğu zaman, mekan ve koşullara bağlı olarak otoriter olmasını gereken zamanlar da olabilir.

Özellikle büyük sistemler ve topluluklar yöneten liderlerin otorite ile daha hızlı sonuç aldıklarını da söylemek yanlış olmaz. Gerek büyük şirketlerin tepe yöneticileri gerekse ülkeleri yöneten insanlarda bunu gözlemliyoruz.


6. Biraz da günlük hayatınızdan bahsedecek olursak: Gününüze nasıl başlarsınız? Güne başlarken ve işe geldiğinde neler yaparsınız?

Güne ailemle, çocuklarımla neşeli ve her zamanki gibi başlamaya çalışırım. Bu beni günün geri kalanı için hazırlar. Tabi seyahatte olmadığım zamanlar!

Uzun trafikten sonra işe geldiğimde bana fazla vakit kalmaz, o nedenle
Arabada geçirdiğim zamanı da gündemi takip etmek için iyi kullanmaya çalışırım. Hatta bazı telekonferanslarımı da arabamda yaparım. Maalesef
Büyük şehir hayatı ve yoğun iş hayatı bizi buna yönlendiriyor.


7.Gününüzü verimli kılmak için neler yaparsınız? Zaman yönetimi oldukça hassas bir konu. Zamanı verimli yönetmek için kullandığınız yöntemler ve araçlar hangileri?

Bilgisayar ekranımın karşısındayken dijital ajandamı iyi kullanmaya çalışıyorum. Tüm toplantılarım, telekonferanslarım orada ve beni 15 dk önce bir mesaj ile uyarıyor.

Ayrıca işe her akşam bir sonraki günün ajandasına bakar kendimi hem hazırlık hem de kafa olarak ertesi güne hazırlamaya çalışırım.

Bir de her boş zamanımda iş için işime yarayacak dökümanları okurum. Bu benim toplantıları daha verimli kullanmamı sağlıyor. Toplantılara herkes amacı ve tüm mevcut bilgilere sahip olarak girerse daha kolay ve çabuk karar alıyoruz.

8.Yoğun iş temponuzda özel hayatınızı dengelemek için bizimle paylaşabileceğiniz tüyolar nelerdir?

Her zaman işinizi aile ve diğer sevdiğiniz şeylerle dengelemenizi öneririm.

Hayat denge üzerine kurulu. Biri birinden ağır basınca bu durum size orta vadede zarar vermeye başlıyor…Bazen hemen fark etmiyoruz bunu, ama bunu dengelerseniz işe ve ekibinize yaklaşımınız hatta kararlarınız bile daha doğru ve dengeli oluyor.

Tabi hiçbirimiz mükemmel değiliz ve dengeyi kaçırıyoruz. Ama bu da bize bir mesaj veriyor, geri dönüp her şeyi yoluna koyma enerjisi veriyor.

Teşekkürler J

7 Mayıs 2013 Salı

Written on

Liderlik Sanatı devam...




Eric Fromm’un sevginin sanatı üzerine yazısından ilham alarak liderlik konusunda gerekli olan becerilerle devam edeceğim bu hafta.

Liderlik, net olarak belirlenmiş, bizim, çevremizin ve büyük anlamda toplumun pozitif anlamda dönüşümü, üretkenliği, memnuniyeti ya da devamı için belirlediğimiz bir vizyon  etrafında topluluk oluşturmak ve harekete geçme sanatı... Bazen bu farklı ve derin duygular yaratma şeklinde görsel, sözel ya da yazılı sanatlar üzerinden, bilimsel araştırma ve çalışmalarla yeni keşifler üzerinden, sosyal açıdan dezavantajlı durumda olan kişilerin fırsatlarının arttırılmasından ya da iş yerinde ortak amaca giderken değer yaratmak, sabahları işe şevkle giden, mutlulukla üreten bir ekip yaratma hayalinden oluşabilir. Bazen sadece kendimiz olmak ve içinde bulunduğumuz ortama tüm becerilerimizi, güçlü yanlarımızı ve değerlerimizi getirerek değer katmak olarak da tanımlanabilir liderlik...

Liderlik izimizi ya da etkimizi bazen hiç düşünmeden aldığımız kararlar, sergilediğimiz davranışlar  şekillendirebiliyor. Disiplin, odaklanma, sabır ve liderlikte uzmanlaşma arzusu liderlik için gerekli iken liderin egosunu yenebilmesi, objektif kalarak anlam yaratarak alçakgönüllülüğü koruması, rasyonel olması, üretken ve entelektüel  bir liderlik inancı ile yola çıkması, cesaret ve aksiyonla birleştiğinde onun bilinçli kararlar almasını ve hayalini kurduğu etkiyi yaratmasını sağlayabiliyor.

Egoyu yenebilmek: “Ben bilirim”, “Tek doğru vardır”, “Kontrolü nasıl elde tutarım”, “Acıyı nasıl minimize edebilirim?” sorularından çok “benim sorumluluğum ne?”, “Seçeneklerim neler?” diyebilmek ve kendimizi bütünüyle ortaya koyabilmek.
Objektif kalarak anlam yaratmak ve alçakgönüllülüğü korumak: Varsayımlar ve yargılar yerine, verilere dayanarak hareket edebilmek, başlangıç ve bitiş noktasının kendimiz yerine bütüne hizmet eden bir kavram üzerinde olduğunu bilmek. O bütün iki kişiden oluşsa bile...
İnanç: Liderlik ya da değer katacağımız konu ile ilgili bir görüşümüzün olması, kendimize ve çevremizdekilerin potansiyeline güvenle bakabilmek.
Cesaret: Risk alabilmek , acı ya da hayal kırıklığını da göğüsleyebilme becerisi ile bir adım ileri gitme arzusu.
Aksiyon: Tüm bu hayal, inanç ve anlayışı harekete geçiren aksiyonların sorumluluğunu almak ve uygulamak.

Her bir beceri kendi içinde büyük anlam taşısa da, gün be gün atılan küçük adımlarla kalabilmek, yeri geldiğinde durabilmek için kendimize zaman tanımak ve içimizdeki yaratıcı ve kaynak dolu sesi duymakla başlayabiliriz belki. Ne dersiniz?