Bazen bir şiir koca bir kitabın vereceği mesajları verir...
Ağır
ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her
gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş
biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin
rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla
konuşmayanlar.
Ağır
ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,
beyaz
üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri
ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların
karşısında onarılmış yüreği
küt
küt attıran bir demet duygu yerine
“i”
harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
Ağır
ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine
çevirmeyenler,
bir
düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında
bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır
ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
gönlünde
incelik barındırmayanlar.
Ağır
ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine
yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne
kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca
yakınanlar,
daha
bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri
şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri
şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
Deneyelim
ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım
her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir
çabayı gerektirir.
Yalnızca
ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
Sevgili
Nihan Çakır'ın verdiği ilhamla...