Eric Fromm’un sevginin sanatı üzerine
yazısından ilham alarak liderlik konusunda gerekli olan becerilerle devam
edeceğim bu hafta.
Liderlik, net olarak belirlenmiş, bizim,
çevremizin ve büyük anlamda toplumun pozitif anlamda dönüşümü, üretkenliği,
memnuniyeti ya da devamı için belirlediğimiz bir vizyon etrafında topluluk oluşturmak ve harekete
geçme sanatı... Bazen bu farklı ve derin duygular yaratma şeklinde görsel,
sözel ya da yazılı sanatlar üzerinden, bilimsel araştırma ve çalışmalarla yeni
keşifler üzerinden, sosyal açıdan dezavantajlı durumda olan kişilerin
fırsatlarının arttırılmasından ya da iş yerinde ortak amaca giderken değer
yaratmak, sabahları işe şevkle giden, mutlulukla üreten bir ekip yaratma
hayalinden oluşabilir. Bazen sadece kendimiz olmak ve içinde bulunduğumuz
ortama tüm becerilerimizi, güçlü yanlarımızı ve değerlerimizi getirerek değer
katmak olarak da tanımlanabilir liderlik...
Liderlik izimizi ya da etkimizi bazen hiç
düşünmeden aldığımız kararlar, sergilediğimiz davranışlar şekillendirebiliyor. Disiplin, odaklanma,
sabır ve liderlikte uzmanlaşma arzusu liderlik için gerekli iken liderin
egosunu yenebilmesi, objektif kalarak anlam yaratarak alçakgönüllülüğü koruması,
rasyonel olması, üretken ve entelektüel
bir liderlik inancı ile yola çıkması, cesaret ve aksiyonla birleştiğinde
onun bilinçli kararlar almasını ve hayalini kurduğu etkiyi yaratmasını
sağlayabiliyor.
Egoyu yenebilmek: “Ben bilirim”, “Tek
doğru vardır”, “Kontrolü nasıl elde tutarım”, “Acıyı nasıl minimize
edebilirim?” sorularından çok “benim sorumluluğum ne?”, “Seçeneklerim neler?”
diyebilmek ve kendimizi bütünüyle ortaya koyabilmek.
Objektif kalarak anlam yaratmak ve
alçakgönüllülüğü korumak: Varsayımlar ve yargılar yerine, verilere dayanarak
hareket edebilmek, başlangıç ve bitiş noktasının kendimiz yerine bütüne hizmet
eden bir kavram üzerinde olduğunu bilmek. O bütün iki kişiden oluşsa bile...
İnanç: Liderlik ya da değer katacağımız konu
ile ilgili bir görüşümüzün olması, kendimize ve çevremizdekilerin potansiyeline
güvenle bakabilmek.
Cesaret: Risk alabilmek , acı ya da hayal
kırıklığını da göğüsleyebilme becerisi ile bir adım ileri gitme arzusu.
Aksiyon: Tüm bu hayal, inanç ve anlayışı
harekete geçiren aksiyonların sorumluluğunu almak ve uygulamak.
Her bir beceri kendi içinde büyük anlam
taşısa da, gün be gün atılan küçük adımlarla kalabilmek, yeri geldiğinde
durabilmek için kendimize zaman tanımak ve içimizdeki yaratıcı ve kaynak dolu
sesi duymakla başlayabiliriz belki. Ne dersiniz?
0 yorum:
Yorum Gönder